GKK 25.Blog Turu || Cress- Marissa Meyer || Kitap Yorumu

by 7/06/2015 0 yorum


Daha ufacık bir kız çocuğuyken, cadı onu ne kapısı ne de merdiveni olan bir uzay uydusuna hapsetti. Gelecekte bile, Kuleye Hapsedilen Genç Kızlar Var...

Cress, Cinder'ı Kraliçe Levana'nın hain planlarından haberdar etmek için her şeyi göze almıştı. Ancak ufak bir sorunu vardı. Çocukluğundan beri, hapsedildiği bir uyduda yaşıyordu ve ona eşlik eden tek şey internet bağlantılı ekranlardı. Elinde yalnızca bu ekranlar olunca, Cress'in de efsanevi bir hackera dönüşmesi kaçınılmazdı. 

Bütün Dünya; Cinder, Kaptan Thorne, Scarlet ve Wolf'un peşindeydi. Onlar ise Levana'nın planlarını altüst etmek için Cress'i esir tutulduğu uydudan kurtarmaya ant içmişti. Ancak bir şeyler ters gitti ve ekip üyeleri uzayın ortasında birbirlerini kaybetti. Kraliçe Levana ise hiçbir şeyin İmparator Kai ile düğününü engellemesine izin vermemeye, dolayısıyla Cinder'ın peşini bırakmamaya kararlıydı. 

Cress, Scarlet ve Cinder, Dünya'yı kurtarmaya gönüllü olmamıştı. Yine de Dünya'nın tek umudu Cress, Scarlet ve Cinder'dı.

Cinder ve Skarlet'ı okudunuz mu? Okumadıysanız kesinlikle okuyup, gelin. Sonra Cress'in yorumunu okuyabilirsiniz :D Hatta bence okumanıza bile gerek kalmadan iki kitabı okuyunca üçüncüsünü de okursunuz.
Yıllarca Peri masallarıyla büyüyen bir nesiliz biz. Her ne kadar asıl yazımları kötü olsa da yıllar boyu Disney sağolsun, peri annelerle, prenseslerle büyüdük. İyinin yendiği, kötünün yenildiği, sonun hep mutlu sonla bittiği hikayeler okuduk.
Ve ilerleyen yıllarda bu masallar evrim geçirdi. Yıllarca filmlere dizilere konu oldu. Sürekli farklı farklı rejenerasyonlarını izleyip durduk. Ama hiç bıkmadık. Mesela; Pamuk Prenses ben 6 yaşımdayken cücelerin yanına sığınıyordu, 12 yaşıma geldiğimdeyse cücelerin çalıştığı bir kafe de işe giriyordu. Geçenlerde izlediğim bir filmdeyse Pamuk Prenses için tamamen farklı bir senaryo vardı. 
Yani diyeceğim o ki; turunu yaptığımız bu kitapta işte aynen böyle. Bu sefer yıllar sonrasına ait bir dönemden bahsediyoruz. Ancak Prenseslerin macerası hangi yıl olursa olsun bitmez değil mi?
Cinder ve  Skarlet kitaplarının yorumlarını için tıklayabilirsiniz. O yüzden onları burada anlatmayacağım ama Cress'den bahsedelim. Özellikle Cress'den bahsedelim. Uzun sarı saçlar, bir uyduya hapsedilmiş, küçüklüğünden beri yalnız olan Cress... 
Ben Cress'i ilk dakikadan itibaren çok sevdim. Zaten Cinder ve Skarlet'taki olaylardan sonra bunu okumamak mümkün değildi ama Cress'in karakteri diğerlerinden bir tık daha güzel geldi bana. Çünkü yıllardır yanlız ve az da olsa konuşacabileceği insanların özlemini çekiyor. Bir de bilgisayar uzmanı ki sanırım en çok bunu sevdim. Uzay gemilerini kontrol eden bir kızı kim sevmez ki?
Skarlet kitabının sonunda ekipçe bir uzay gemisiyle kaçmışlardı. Bazı gerçekleri kabullenip, hazırlanmaya karar vermişlerdi. Bu arada Cinder'in yeteneğini hızlı bir şekilde öğrenmesi gerekiyordu. Ve Cress'de bilgisayarları aracılıyla çok fazla şey öğrenmişti. Fakat aycılar için çalışıyor gözüktüğü için çaktırmıyordu. 
Yani kısacası ortalık fazlasıyla karışıktı. Sonra tabii ki bizim baş kahramanlarımız Cress'in uydusunda buluştular. Buluştular ama ne buluşma. Orada olan olaylar yüzündense herkes bir tarafa dağıldı. Böylelikle işler daha da karıştı :D 
En sevindiğim kısımsa; soruların çoğunun cevabını barından Doktor'u ikinci kitap boyunca hiç görememiştik. Ancak bu kitapta uydudan sonra Cinder ve Wolf Doktor'un yanına gidiyorlar ve gerçekten bu kısma bayıldım.
Kraliçe Lenava gerçekten çok acımasız biri ve bunu bir şekilde durdurmaları gerekiyor. Ancak bir Aycıyı durdurmak, hele ki söz konusu kişi bir Kraliçe'yse hiç de kolay değil. Tabii bizimkilerinde bir adet prensesleri var :D Yeterli olur mu dersiniz?
Bu serinin tamamı fazlasıyla etkileyici ve farklı. O yüzden sadece Cress değil her bir kitabı birbirinden güzel. En önemli farkıysa; ilk başta söylediğim Disneyvari hikayeleri hatırlıyor musunuz? Burada öyle bir şey yok. Yani evet külkedisi merdivenlerde ayakkabısını unutuyor ya da kırmızı başlıklı kız kurda yem oluyor olabilir ama hiçbiri hayallerinizdeki prensesler gibi değil. Külkedisinin Android olması haricinde, hepsi senin benim gibi insanlar. Birisi çiftlikte büyümüş, birisi hapiste, birisiyse yobaz bir annenin elinde! 
Ve onların peri anneleri de yok! Üzerlerine değen bir sihirli değnekle her şey istedikleri gibi olmuyor. Bu masal mücadele edenlerin masalı. İnat edip, yılmayanların masalı. İstediğini elde etmek için canını dişine takanların masalı. 
Kütüphanenizde mutlaka ama mutlaka yer alması gereken bir kitap! Ben bu kitapları okumadım resmen yaşadım. Böylesine güçlü duygular hissettiren kitaplar mutlaka okunmalı!

0 yorum:

Yorum Gönder